• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/p/Yunt%C3%BCrk-Yunanistan-T%C3%BCrkleri-K%C3%BClt%C3%BCr-ve-Dayan%C4%B1%C5%9Fma-Derne%C4%9Fi-100081744846002/?_rdr
  • https://twitter.com/yun_turk
YUNTÜRK LOGO

Batı Trakya ile ilgili YÖK Tez ve Makaleler
TBMM'de Batı Trakya Oturumu
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.676434.8154
Euro36.691736.8388
Yunturk Twitter
Ziyaret İstatistiği
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam15
Toplam Ziyaret5401360
                        
YUNANİSTAN TÜRKLERİ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ 
Ömer ÖZKAYA
Teostrateji ve Ortodoksluk
26/11/2015
Teostrateji ve Ortodoksluk
 
İstanbul'un Türkler tarafından fethi üzerine, Bizans'ın son imparatoru Konstantin'in kardeşi Toma Paleolog, Prenses Sofya Paleolog ile birlikte Moskova'ya iltica etmişti. Moskova Prensliği'nin başında 3. İvan (1462-1505) bulunuyordu. İvan, Prenses Sofya ile evlendi. Ona, Bizans'ın iki başlı kartal resminden ibaret devlet armasını da hediye olarak getirmişlerdi. Kendisini, tarihe karışmış Bizans İmparatorluğu'nun varisi ilan eden 3. İvan, şöyle haykırmıştı: "Moskova, bundan böyle üçüncü Roma'dır, birinci ve ikinci Roma yıkıldı, dördüncüsü de olmayacaktır." 
 
Rusya asırlardan beri Rum Ortodoks kilisesi üzerinde bir nevi hami rolü oynamak istemektedir. Bilhassa Yunan istiklalinden sonra Fener Patrikhane'sini kendi emrine almaya ve Rus kilisesini Fener'in yerine "Cihan Patrikliği" mevkiine çıkarmaya çok çalışmıştır. Moskova bu arzusunda muvaffak olmak için Güney Doğu Avrupa'da ve Orta Doğu'da büyük manastırlar inşaa etti. Kremlin'in maksadı bunları bir ileri karakol vaziyetinde kullanmak ve buralardan Balkan ve Orta Doğu Hristiyanları üzerinde tesir yapmaktı. 
 
Moskova'nın Ortodoksluğu himayesi altına alması, Rus milletinin ve Ortodoksların dini temayüllerine hürmetten ziyade, başta Ukrayna olmak üzere, Ortodoks ama Rus olmayan milletleri asimile etme tasavvurundan ileri gelmektedir. Çünkü Rus Ortodoks Kilisesi, eskiden beri, dini bir müessese olmaktan ziyade, Ruslaştırma siyasetinin bir merkezi olmuştur. 
 
Soğuk Savaş yıllarında, Ukrayna, Gürcistan, Çuvaşistan, Romanya ve Bulgaristan; Ortodoks Kilisesi vasıtasıyla Moskova'ya bağlı oldukları halde, Rusya'nın uydusu ama Katolik olan Polonya ile Çekoslavakya ve Kafkasya'nın Müslüman milletleri ile Gregoryan Ermeniler, Rus Ortodoks kilisesinin nüfuzu haricinde, hatta ona karşı muhasım bir durumda oldular. 
 
Soğuk Savaş yıllarında SSCB, İslam dünyasında propaganda ve istihbarat toplama maksadıyla Orta Asyalı Müslümanları da kullanmaya çalıştı, tıpkı Batı'da Rus Ortodoks Kilisesi'ni kullanması gibi. Arap veya Müslüman bir devletle diplomatik ilişkiler kuruldu mu, Sovyet Dışişleri Bakanlığı, o ülkedeki diplomatik misyonun birçok üyesinin Orta Asyalı Müslümanlardan oluşmasına özen gösterirdi, mümkünse büyükelçiden başlamak suretiyle. Yine de çok az sayıda Slav olmayan kişi, Sovyet diplomatik teşkilatının ayrıcalıklı eliti içerisine kabul edildi. Dışişleri Bakanlığı, Orta Asyalı Müslüman temsilcilerin bazı beceriksizlik vakalarıyla sıkıntılı dönemler de geçirdi. Sovyetler'in Mekke'ye gidecek olan hacılar üzerindeki kısıtlamaları, İslam dünyasıyla sıkıntıya sebep oldu. Her yıl hac için belirlenen Sovyet Müslümanlar, titizlikle seçilir ve genellikle SSCB adına istihbarat toplamak ve/veya propaganda yapmakla görevlendirilirdi. 
 
Türk unsurunun en büyük kuvveti, askeri kudretinde değil, insan haklarına susamış mazlum milletlere götürdüğü şahıs ve vicdan hürriyetiyle ferdi ve ictimai adalet şuurunda gösterilebilir. İşte bundan dolayı Balkan fütuhatında Türk adaletinin tesiri, Türk kılıcının rolünden aşağı değildir. Birçok millet sırf insan haklarından istifade için kendi arzuları ve hatta resmi müracaatlarıyla Türk idaresine girmişlerdir. Mesela Rumeli beylerbeyi Kara Timürtaş Paşa'nın, 1383'te Arnavutluk'a girmesi, Arnavut beylerinin daveti üzerinedir. "Tocco" isminde bir İtalyan sülalesinin zulmüne dayanamayan Epirliler, 1431'de, Yanya'nın anahtarlarını 2. Murad'a bir heyet gönderip Türk adaletine sığınmak için takdim etmişlerdir. Sırbistan'ın fethi de Ortodoks Sırpların, Müslüman Türk idaresini Katolik Macar tahakkümüne tercih etmelerindendir. 
 
Ortodoskluk; varlığını İstanbul'a borçludur ve onlar bunun bilincindedir ama bizim ilgisizliğimiz sebebiyle İstanbul, Moskova'nın karşısındaki yerini Washington'a kaptırmıştır.

 

Ömer Özkaya
omerozkaya@gunes.com

 



1637 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Oyunu anlayamamak - 08/03/2016
Oyunu anlayamamak
Dünyanın bir ahlak hareketine ihtiyacı var - 01/03/2016
Dünyanın bir ahlak hareketine ihtiyacı var
12 Mart Muhtırası - 07/02/2016
12 Mart Muhtırası
Parçalanmışlık - 02/02/2016
Parçalanmışlık
ABD’ye Devredilişimiz - 26/01/2016
ABD’ye Devredilişimiz
Yönlendirme - 21/01/2016
Yönlendirme
Tilki Uygarlığı - 17/01/2016
Tilki Uygarlığı
Öngörmek - 13/01/2016
Öngörmek
Olaylarla Esir Alınmak - 22/12/2015
Olaylarla Esir Alınmak
 Devamı