TARİH TEKERRÜR ETMESİN!…
15 Ağustos 1818’te Epir – Metsovo’da doğdu.
Ailedeki beş erkek kardeşin en küçüğüydü ve babasının mesleği gereği o da çobandı.
O dönem herkesin yaptığını yaptı.
Henüz 19 yaşındayken Metsovo’dan ayrıldı…
22 yaşında bir tekstil dükkanı olan erkek kardeşinin yanında çalışmak için Kahire’ye gitti.
Bir süre çalıştıktan sonra tarım ve ticarete atıldı.
Nil yakınlarındaki mülkleri kiraladı. Nil ve İskenderiye limanlarına neredeyse tekelci bir şekilde mal taşıyan nehir tekneleriyle Mısır’ın iç ve dış ticaretine hakim oldu.
Rusya’ya büyük miktarlarda ihracat yapmayı başardı.
1866’da İskenderiye’de bir ticaret ve bankacılık evi kurdu.
1870’te Mısır’daki en büyük tüccar oldu ve muazzam servet yaptı.
En zengin Yunanlıların serveti 1.000.000 drahmi geçmediğinde, 100.000.000 drahmi aşan bir servetle diasporadaki en zengin Yunanlılardan biri oldu.
Okullar ve hastaneler kurarak Mısır’daki Rum toplumuna yardım etti.
İskenderiye’deki Yunan topluluğuna yaptığı bağışları, Yunanistan’ın her yerinde başkaları izledi.
Atina’daki üniversitelerin genişletilmesi ve Panathinaikos Stadyumu’nun yenilenmesi için bağışlarda bulundu.
Sayısız bağışlarda bulundu…
Bu hayırsever işadamı Osmanlı vatandaşı bir rum: George Averoff’tu.
15 Temmuz 1899’da İskenderiye Ramlech’de öldü ve mezarı Atina’ya defnedildi. Averof’un mirası vakfı tarafından Yunan Donanmasına bağışlandı.
AVEROF’UN HİKAYESİ İTALYA’YA DAYANIYOR.
İtalya kendileri için Orlando kardeşlere 3 zırhlı siparişi vermiş, ancak zırhlılardan üçüncüsünü satın almamıştır. Orlando kardeşler de 1909 yılında, ellerinde kalan bu üçüncü gemiyi satmak için Osmanlı Devleti’ne teklifte bulunmuştur. Donanmayı güçlendirmek isteyen Osmanlı yönetimi, zırhlıyı almak istemiş ancak ekonomik sıkıntılar nedeniyle biraz çekimser kalmıştır. Bunun üzerine Orlando kardeşler zırhlıyı Yunanistan’a teklif etmişlerdir. Osmanlı gibi büyük bir devletin alamadığı bir gemiyi Yunanlılar da almaya güç yetiremeyeceklerini görmüşlerdir. Fakat bu sırada Yunanlılara böyle bir teklif yapıldığını haber alan George Averof Vakfı, yaklaşık 24.000 drahmi fiyat teklif edilen gemi için Yunan Devleti’ne, gemiye George Averof’un adının verilmesi şartıyla 8.000 drahmi hibe etmiştir. Bu parayı alan Yunan Devleti de kalan parayı tamamlayarak gemiyi satın almıştır.
İNGİLİZLER TÜRK GEMİLERİNE EL KOYDU
Bu gemiyi Yunanlılara kaptıran Osmanlı Devleti İngiltere’ye iki tane savaş gemisi siparişi vermişti. Paraları dahil ödenen bu iki geminin isimleri de hazırdı. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması sonrası İngiltere bu savaş gemilerini Osmanlı’ya teslim etmemiştir.
Daha sonra İngilizlerden kaçan, Goben ve Breslau adlı iki Alman savaş gemisi Boğazlardan geçerek Osmanlı’ya sığınmıştır. İngilizler henüz tarafsız durumda bulunan Osmanlı’nın gemileri kendisine teslim etmesini istemiştir. Ancak Osmanlı Devleti bu gemileri Almanya’dan İngiltere’de alacağı olan iki geminin yerine satın aldığını ifade etmiştir. Ve bunlara Osmanlı bayrağı çekilerek Yavuz (Goben) ve Midilli (Braslau) isimleri verilmiştir. Bu gemiler, Rusların Sivastopol ve Odessa limanlarını bombalayınca Osmanlı Devleti bir oldubittiyle I. Dünya Savaşı’na girmiştir.
AVEROF, EGE’Yİ TÜRK GEMİLERİNE KAPATTI
Yunanlılar Averof zırhlısı sayesinde Osmanlı donanmasının Çanakkale’den Ege’ye çıkmasını engellemiştir. Yunan kuşatması altında olan Selanik ve Ege Adaları bu sayede elden çıkmıştır. İzmir ve Beyrut’tan Selanik’in savunulması için gönderilecek askerler de Averof zırhlısı yüzünden Selanik’e ulaşamamıştır. Balkan harbi sonrası 12 ada hariç Ege Adaları Yunanlıların eline geçmiş ve Yunan toprakları denizden Anadolu kıyılarına dayanmıştır. Tek bir Yunan gemisi Osmanlı donanmasının elini kolunu bağlamıştı.
“Kartalı vuran kendi tüyünden yapılmış oktur” misali Osmanlı vatandaşının bağış yapmasının dışında bu geminin tarihte birçok önemi bulunmaktadır. Geminin kaptanı Pavlos Kundiriotis, önce donanma bakanı daha sonra Kral Naibi ve 1924 yılında Yunanistan Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı oldu. Osmanlı açısından ise, Averof zırhlısının Balkan Savaşları’nda göstermiş olduğu başarılar Osmanlı’nın “intihab-ı iktisadi” denilen ekonomik uyanışında etkili olmuştur. Ayrıca, Rumların Averof’a sevgi ve sevinç göstermeleri halkta milliyetçiliğin gelişmesine sebep olmuştur.
Bu kadar tarihi bilgilere değinmemizin sebebi şudur:
Avusturalya’da yaşayan Yunanlıların sesi olan “Neos Kosmos” gazetesi yayınladığı haberde, Diasporada yaşayan tüm Yunanlılara seslenerek bir savaş gemisi alınması için yardım kampanyası başlatılacağını duyurdu.
Gazetenin haberinde, birkaç gün içinde Yunan devleti, Diasporada yaşayan Yunanlıların Yunanistan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmesi için para yatırabilecekleri bir banka hesabını duyuracağı belirtiliyor.
Yunanistan donanması için diasporanın bir yardım kampanyası başlatması, bizlere Averof’u hatırlattı. Doğu Akdeniz’de haklarını Uluslararası Hukuk çerçevesinde savunan Türkiye, elbette gerek diplomasi ve gerekse diğer unsurlarla sonuna kadar mücadele edecektir. Ancak, Dünya deniz taşımacılığının Yunan armatörlerin elinde bulunması ve Yunan diasporasının mali desteklerinin de dikkatle takip edilmesi gerekmektedir. Kısacası, Tarih’in tekerrür etmesine izin verilmemelidir ki her zaman “Geldikleri gibi giderler” ve “İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” diyen bir komutan bulamayabiliriz!
Murat DERİN
Kaynaklar:
Zafer Toprak, “Osmanlı Donanması, Averof Zırhlısı ve Ulusal Kimlik,” Toplumsal Tarih, sayı 113, Mayıs 2003, s. 10-19.
Necmi Odabaşı, Yunan Zırhlısı Averof’un Osmanlı Donanması ve Ekonomisi Üzerindeki Etkileri, U.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl: 18, Sayı: 29, 2015/2
https://averof.mil.gr/en/istoria-pliou/
https://www.sansimera.gr/articles/136
https://www.vlahoi.net/imerologia/1999-averof
https://www.etnikce.com/ege-adalarini-kaybettiren-averof-zirhlisinin-hikayesi-h349.html
http://birlikgazetesi. org