Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Batı Trakya'daydı Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Batı Trakya'daydı 12.12.2014 Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos’un davetlisi olarak Selanik şehrinde düzenlenen Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Bakanlar Toplantısına katılan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşooğlu, ardından Batı Trakya’yı da ziyaret ederek Azınlıkla kucaklaştı. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevüt Çavuşoğlu Selanik’te düzenlenen Karadeniz Ekonomik İşbirliği Bakanlar Toplantısından sonra GAP uçağı ile Dedeağaç havalanına geldi. Kara yolu ile Gümülcine’ye gelen Bakan Çavuşoğlu, Gümülcine temaslarına ilk olarak Sadık Ahmet’in kabrini ziyaret ederek başladı. Ardından Türkiye Gümülcine Başkonsolosluğu’nu ziyaret etti. Konsoloslukta Azınlığımızın resmi temsilcileriyle görüştü. Görüşmeye, milletvekillleri Ahmet Hacıosman, Ayhan Karayusuf, Hüseyin Zeybek, Gümülcine ve İskeçe seçilmiş Müftüleri İbrahim Şerif ile Ahmet Mete, DEB partisi başkanı Mustafa Ali Çavuş, BTAYTD, GTGB , İTB ve BTTÖB başkanları katıldı. Bakan Çavuşoğlu Konsolosluk ziyareti ardından, Gümülcine S. Müftülüğü’nde Müftü İbrahim Şerif ve İskeçe Müftüsü Ahmet Mete ile bir süre görüştü. Son olarak ta Gümülcine Türk Gençler Birliği’ne geçti ve orada bekleyen çok sayıda azınlık insanıyla kuçaklaştı. Bakan konuşmasını tamamladıktan sonra GTGB folklor ekibi gösteri sundu, saz ekibi ise mini bir konser verdi. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Gümülcine ziyaretini kendisi onuruna verilen akşam yemeği ile tamamladı. Bakana Çavuşoğlu Konsolosluk çıkışında ziyaretle ilgili şunları belirtti; “Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos’un davetlisi olarak Selanik şehrinde düzenlenen Karadeniz Ekonomik İşbirliği Bakanlar Toplantısına katılmak üzere buraya geldim. Karadeniz Ekonomik İşbirliğine çok önem veriyoruz. Burada Yunanistan ile işbirliği çok önemli. Son zamanlarda Yunanistan ile değişik platformlarda bir araya geliyoruz. Bir hafta önce yüksek düzeyli işbirliği konseyi için Atina’daydık ve çok verimli geçti. Oradan önemli mesajlar verildi. Tabi ki Yunanistan ile Türkiye arasında çözülmemiş sorunlar var. Bu sorunların çözümü için ortak anlayışı görüyoruz. Kıbrıs sorununun çözümü için öncelikle Yunanistan’ın Kıbrıs Rum Kesimi Başbakanı Anastasiadis’in masadan çekilmesinden sonra daha aktif rol oynadığını görüyoruz. Bundan mutluluk duyuyoruz. Garantör ülkeler Türkiye ve Yunanistan'ın Kıbrıs’taki rolü çok önemli. Bu sorunu biran önce çözmemiz lazım. Adada kalıcı bir çözüm istiyoruz. Rahatsızlık geçiren Anastasiadis’i arayarak kendisine geçmiş olsun dedim. Kendisine tekrar müzakerelere başlamasını ve biz de destek olalım dedim. Müzakerelerin alt yapısını oluşturmak için Yunanistan ile birlikte çalışıyoruz. Selanik’e gelmişken, Batı Trakya’ya da geldik. Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı'nın temsilcileri ile bir araya geldik. Buradaki azınlığın sorunlarının bir an evvel çözülmesini istiyoruz. Komşumuz ve dostumuz Yunanistan’dan da bunu istemek en doğal hakkımızdır. Bunu geçen hafta Atina’daki toplantıda da gündeme getirdik. Burada gerek Lozan gerekse diğer uluslararası anlaşmalara ve Evrensel İnsan Hakları prensiplerine göre daha da önemlisi iki ülkenin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanarak buradaki soydaşlarımızın haklarının verilmesi lazım. Biz Türkiye’de Rum Ortodoks Azınlığı'nın haklarını vermek için çok çaba sarf ediyoruz, hakları iade ediyoruz ve okullar açıyoruz. Burada tabi illa mütekabiliyet aranmaması gerekiyor ama Yunanistanın da bu konuda daha yapıcı olması ve adım atması gerekiyor. Müftülük seçimi, eğitim, vakıflar ve diğer sorunlar biran evvel çözülmesi gerekiyor. Bu sorunların çözümü noktasında birlikte hareket etmek adına Yunanistan’a destek vermeye hazırız. Aynı şekilde Türkiye’deki Rum Ortodoks Azınlığı'n verilmeyen diğer haklarının da verilmesi için şeffaf şekilde adımları atıyoruz. Biz birbirimizin rakibi değil, önemli iki komşuyuz. Birbirimizi destekleyerek bölgedeki sorunları çözerek bölgenin barış, huzur bölgesi olaması sağlamalıyız. Bunun için iki ülkeye de ihtiyaç vardır”. Bakan Çavuşoğlu'nun GTGB’de yaptığı konuşmada da şunları söyledi: “Bugün gerçekten güzel ve duygulu bir günü sizlerle beraber geçiriyoruz. Biz daha geçen hafta Sayın Başbakanımızla beraber Atina’daydık. Ve çok verimli ikili ziyaret oldu. Stratejk İşbirliği Konseyi toplantımız her bakımdan faydalı ve verimli geçti. Bu sabah değerli dostum Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Venizelos’la yine sabah kahvaltısında bir araya geldik. Çok faydalı bir görüşme geçirdik. Bizim Yunanistan’dan, komşumuz ve dost olan Yunanistan’dan arzumuz iki ülke arasındaki var olan sorunları samimi bir şekilde görüşmek ve halletmektir; diyalog yoluyla, karşılıklı anlayış ve her iki tarafın da çıkarını gözeterek. Ama bizim komşumuz ve dostumuz Yunanistan’dan en büyük arzumuz, Yunanistan’da ve özellikle Batı Trakya’da yaşayan soydaşlarımızın yani Türk-Müslüman Azınlığın haklarını vermesidir. Bu her şeyden önce insani bir taleptir. Bu her şeyden önce hukukun ve insan haklarının yerine getirilmesidir. Biz bunun her zaman takipçisiyiz ve takipçisi olmaya devam edeceğiz. Ve, bunu en üst düzeyde her zaman gündeme getirmeye de devam edeceğiz. Ve, bunu üst düzeyde gündeme getiren değerli Cumhurbaşkanımız, saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sizlere selamları var, onları da sizlere iletmek istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken kaç yıl aradan sonra ilk defa bölgeye gelen ve sizleri ziyaret eden bir T.C. Başbakanı olmuştur. Biz, geçen hafta Atina’daki toplantılardan sonra döndük ve Türkiye’de Sayın Başbakanımızı bekleyen görüşmeler, toplantılar vardı. Ama, önümüzdeki yıl içinde Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu da sizleri ziyaret edecek. Kendilerinin selamını sizlere iletiyorum. Sizler, Yunanistan’ Biz, bugün sadece Rum Ortodoks kilisesi değil, Türkiye’deki farklı dinlere mensup azınlıkların haklarını vermek için adeta seferber olduk. Vakıfların mallarını geri veriyoruz. Haklarını geri veriyoruz. Her türlü yardımları yapıyoruz. Ama maalesef burada Türkiye ile Yunanistan arasında ters bir açı var, yani makas açılıyor. Biz, tüm bunları yaparken tabii ki mütekabiliyet olsun demiyoruz. Onlar bizim vatandaşımız. Ama Yunanistan gerek çıkardığı yasa ve uygulamalarla bunun tam tersini yapıyor. Bu da haksızlık. Değişik politikalarda farklı görüşler olabilir. Buna saygı duyarız. Ama Avrupa İnsan hakları Mahkemesi kararlarını tartışılacak bir yanı yoktur. Her şeyden önce o kararları, oraya üye olan, Avrupa Konseyi’ne üye olan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan ve de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne üye olan Türkiye ve Yunanistan da uygulamak zorundadır. Ve, görüyoruz ki kaç yıldır Yunanistan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını uygulamıyor. Bu uluslar arası hukuka uygun bir davranış değildir. Bunun takibini yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Hem ikili düzeyde, hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa Konseyi nezdinde takip etmemiz gerekiyor. Bir millete, “ben Türküm” dediği zaman, “hayır sen Türk değilsin” diyemezsiniz. Türkiye’de de bu sorunlar yaşandı zamanında. Ama yeni Türkiye’de artık “ben Türküm” diyen, kendisini Türk hisseden Türk diyebiliyor. Kendisini Kürt hisseden “ben Kürdüm” diyebiliyor. Kendi dilini konuşabiliyor, televizyonu var, gazetesi var. Arabım diyen söyleyebiliyor. Çerkezim diyen söyleyebiliyor. Ben Abazayım diyen söyleyebiliyor. Şimdi bir tarafta Avrupa Birliği’ne alınmamış ve bu açılımları yapan Türkiye, diğer taraftan Avrupa Birliği üyesi komşumuz, dostumuz Yunanistan ise bunlara saygı göstermiyor. Biz, dost olarak çok açık bir şekilde bunları söylememiz lazım; açık açık her şeyi konuşalım ki tüm sorunları çözelim. Ege’de varsa sorunlar açık samimi konuşalım. Kıbrıs konusunu açık konuşalım. Sorun nereden kaynaklanıyor, ne yapmamız gerekiyor, çözüm için ne istiyoruz. Nasıl çözeceğiz bunu? Çözüme var mıyız, yok muyuz? Birlikte yaşamaya var mıyız, yok muyuz? Bunları zaten samimi bir şekilde konuşuyoruz ve konuşmaya da devam edeceğiz. Ama şunu bilmenizi isteriz. Biz, her zaman, T.C. olarak her zaman sizlerin yanınızdayız, arkanızdayız. Haklarınızı aramaya devam edeceğiz ve bunun için sizlerle beraber her türlü platformda işbirliği yapacağız. Bu da sizin de bizim de en doğal hakkımızdır. Ama, sevgili kardeşlerim tabii ki hakkımızı aramak için sizler de birlik beraberlik içinde olacaksınız. Zorluklar olabilir. Bu zorluklar aşılır. Zorluklar karşısında her zaman birlik beraberlik içinde olmak lazım. Mücadeleyi sonuna kadar yapmamız lazım. Çünkü hak aranması lazım ve elde edilmesi gerekiyor. Nasıl? Hukuk zemininde, kanunlar çerçevesinde, uluslar arası normlar çerçevesinde haklarımızı aramamız lazım. Bugün rahmetli Sadık Ahmet’in mezarını ziyaret ettik ve kendisine dua ettik. Kendisi çok zorluklar çekti ve hapse de atıldı. Hapse giderken ne demişti, “Ben niye hapse atıldığımı biliyorum. Ben Türk olduğum için hapse atıldım. Bu suçsa, tekrar söylüyorum, ben Türküm”, dedi. Ve, hiçbir zaman mücadelesinden de vazgeçmedi. Tabii ki bu ülkenin iyi bir vatandaşı olmalısınız, entegre de olmalısınız. Ama hiç kimse sizin kendi dininizden, dilinizden taviz vermenizi istemez, isteyemez, böyle bir hakkı da yok. Eğitim hakkınızın elinizden alınmasını kimse isteyemez, böyle bir hakkı yoktur. Bundan da taviz vermemek gerekiyor. Biz dediğim gibi bunları en üst düzeyde dostumuz ve komşumuz Yunanistan’la ve yetkililerle açık açık konuşuyoruz. Türkiye’dekileri nasıl konuşuyorsak, buradaki, Yunanistan’daki, Batı Trakya’daki Türk-Müslüman Azınlığın haklarını açık açık konuşuyoruz. Şunu bilmenizi isterim. Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı olarak, sizin bir kardeşiniz olarak bizim görevlerimizden bir tanesi, tüm çalışma arkadaşlarımla beraber; bakanından, bakan yardımcısına, müsteşarından en alt düzeydeki meslek ve idari memuruna kadar, konsolosluk memuruna kadar ve Atina’daki Büyükelçimiz, Gümülcine’deki ve Yunanistan’daki başkonsoloslarla beraber, her zaman sizlerin emrinizdeyiz, her zaman sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz.” Kaynak:Trakya’nın Sesi Gazetesi |
1402 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |