• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/p/Yunt%C3%BCrk-Yunanistan-T%C3%BCrkleri-K%C3%BClt%C3%BCr-ve-Dayan%C4%B1%C5%9Fma-Derne%C4%9Fi-100081744846002/?_rdr
  • https://twitter.com/yun_turk
YUNTÜRK LOGO

Batı Trakya ile ilgili YÖK Tez ve Makaleler
TBMM'de Batı Trakya Oturumu
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.676434.8154
Euro36.691736.8388
Yunturk Twitter
Ziyaret İstatistiği
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam67
Toplam Ziyaret5401412
                        
YUNANİSTAN TÜRKLERİ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ 
YUNAN KİLİSESİNİN ÖNEMLİ HİSSEDARI OLDUĞU NGB ‘KRİSTAL KULEYİ’ ALDI
YUNAN KİLİSESİNİN ÖNEMLİ HİSSEDARI OLDUĞU NGB ‘KRİSTAL KULEYİ’ SATIN ALDI

Finansbank'ın sahibi ve en önemli hissedarının Yunan Kilisesinin olduğu Yunan NBG (National Bank of Greece) Bankası 4. Levent’deki 40 katlı ‘Kristal Kule’yi satın aldı.

KRİSTAL KULE 303 milyon euroya Finansbank’ın oldu Finansbank, Soyak Holding iştiraki Koru Gayrimenkul’ün Büyükdere Caddesi üzerinde inşa ettiği Kristal Kule’yi KDV dahil 303 milyon euroya satın aldı.

Soyak Holding iştiraki Koru Gayrimenkul Yatırım’ın 4.Levent’de inşa ettiği Kristal Kule ofis binasını, Finansbank Genel Müdürlük binası olarak kullanılmak üzere satın aldı.


Yaklaşık 100 bin metrekare inşaat alanı ve 60 bin metrekare kullanım alanına sahip Kristal Kule, Büyükdere Caddesi üstünde, 2. Köprü bağlantı yolu çıkışında bulunuyor.


Kristal Kule’nin satışı, Finansbank ve Koru Gayrimenkul arasında 2013 yılında imzalanan satış vaadine istinaden, Şubat 2014’de inşaatın tamamlanmasının ardından gerçekleşti.

KDV dahil 303 milyon euro satış fiyatı ile gerçekleşen işlem, Türkiye ticari gayrimenkul piyasasında bugüne kadar gerçekleşmiş en büyük ofis binası alım-satım işlemi olarak biliniyor.

DTZ Pamir ve Soyuer, bu işlemde Finansbank’ın tek yetkili gayrimenkul danışmanı olarak rol aldı.

(Aydınses gazetesi)



 
NOT:

Finansbankın sahibi National Bank of Greece`in (NBG) en büyük hissedarı kim ? Dolayısıyla binanın önemli ortağı da kim?

Başpiskopos'un 2008'deki ölümünden önce Nisan 2006’da Taha Kıvanç'ın kaleme aldığı makale:
 
Yunan Kilisesi Türk Bankasını Nasıl Aldı



Yunan medyasının önemli gazetelerinden ELEFETROTİPİA çıkan bir haber bizi yakından ilgilendiren bir detaydı.

Haberin başlığı şöyle idi: Türk gazetesi, Başpiskopos Hristodulos`un Finansbank`a “girdiğini” keşfetti.

Bunu bakın bizden başka kimlerde keşfetti ve yorumladı.

Dün neredeyse bütün günü telefon başında, dostlara, “Duydun mu?” sorusunu yönelterek geçirdim.

“Duydun mu?” diye sorduklarım öyle sıradan insanlar değil, gazeteleri en az benim dikkatimle gözden geçiren ciddi okurlar…

Hiçbiri, evet hiçbiri, neredeyse `asrın evliliği` diye sunulan Finansbank`ı satın alan National Bank of Greece`in (NBG) en büyük hissedarlarından birinin Yunan Ortodoks Kilisesi olduğunu duymamış…

Türkiye`de bir banka bir Yunan Bankası`na satılıyor ve satın alan bankanın en büyük hissedarı Kilise…

Türkiye`de yeri göğü yıkan bir alkış kopartan satışla ilgili bu en önemli ayrıntıya kimse dikkat çekmiyor…

Lâiklik konusunda hassas gazetelerde manşet olmuyor bu haber; her gün eline kalemi çatık kaşla alan köşe yazarlarının sütununda herhangi bir eleştiri çıkmıyor…

Akıl alır gibi değil, ama doğru…

Dünya `lâiklik` devrimiyle dinin (kilisenin) dünyevî alandan çekilmesi devrimini yaşamamış mıydı?

Günümüzün bütün Batılı devletleri lâik değil miydi?

Peki lâik bir devlette bir bankanın hisselerine nasıl oluyor da Kilise sahip?

Kilise bankacılık yapar mı?

Banka Kilise ile irtibatlı olabilir mi?

Yunanistan lâik mi değil yoksa?

Yunanistan lâik olmayabilir, dolayısıyla Yunanistan`da Kilise bir bankayla mülkiyet ilişkisi içinde bulunabilir; peki ya Türkiye?

Türkçe gazetelerde karşılaşmadığınız, ekonomi basınının büyük çapta görmezden geldiği, Finansbank tarafından düzenlenen Çırağan yemeğine katılan anlı şanlı yazarların hiç ses çıkarmadığı, manşetlerin ilgisiz kaldığı bu ayrıntı, Turkish Daily News (TDN) gazetesinde karşıma çıkıverdi.

Ariana Ferentinu ile Melis Şenerdem imzalı haberde Yunan Kilisesi ile NBG arasındaki mülkiyet ilişkisine dair her türlü bilgi var.

Verilen bilgiler 2004 yılı sonu itibariyle. Yunan Ortodoks Kilisesi, National Bank of Greece adlı bankada 10 milyon Euro civarında bir meblâğa tekabül eden 265.729 hissenin sahibiymiş…

Banka yönetim kurulunun iki üyesi Kilise tarafından atanıyormuş…

Bu üyelerden biri Yannina Metropoliti Theoklitos, diğeri de Kilise`nin mali işler sorumlusu Kostas Pilarinos imiş…

Theoklitos ile Pilarinos, NBG tarafından yarıya yakın (yüzde 46) hissesi 2,8 milyar dolara satın alınan Finansbank`ın da yönetimine girmiş oluyorlar böylece…

Aldı mı beni bir merak: Ülkemizin lâiklik konusunda en hassas kesimlerinden biri sayabileceğimiz Türk bankacılar ile Yunan Metropolit ve Yunan Kilisesi mâlî sorumlusu yönetim kurulu toplantılarında kahve molası verildiğinde neler konuşur acaba?

Finansbank`ta söz sahibi hale gelen Yunan Kilisesi Türk siyasetinde hangi partiyi tutar sizce?

 “Kilise? Parti tutmak?” diye bön bön bakmayın lütfen. TDN`da çıkan Atina kaynaklı haberde açık açık yazıyor işte: “Yunan Ortodoks Kilisesi iktidardaki Yeni Demokrasi Partisi`nin en büyük destekçilerinden biridir…” İleride, Türk siyasetinden söz edilirken şöyle bir cümle bir yerlerde çıkacak mı bakalım: “Yunan Ortodoks Kilisesi Türkiye`deki siyasî partilerden falancanın en büyük destekçilerinden biridir…” Neden olmasın?

Eh, Kilise bir banka aracılığıyla da olsa Türk ekonomisine girdiğine göre, bu giriş belki finans sektörünü daha ahlâklı hale getirebilir… İlk önce böyle düşündüm.

Ancak, kalemini sakınmaz biri olmalı Yunan gazeteci Ariana Ferentinou, habere bu noktadaki umutlarımı berhava eden bir bilgi koymadan edememiş. Şöyle deniliyor haberde: “2005 yılı ocak ayından başlayarak, yüksek düzeyde Kilise yetkililerinin adlarının karıştığı gürültü koparan yolsuzluk skandalları yaşandı. O dönemde, kilise ile devletin gerçek anlamda birbirinden ayrılmasını ve Yunan Ortodoks Kilisesi`nin malvarlığının daha iyi denetlenmesini talep edenler çıktı.”

Hatırlar mısınız bilmem, 1984 sonrası, ANAP Hükümeti, faizsiz finans kurumları açılmasına izin verdiğinde, ilk kurulan kurumlardan biri, yanına, Türkiye Diyanet Vakfı`nı (TDV) küçük ortak olarak almıştı. O dönemde kopan `lâiklik` eksenli gürültü sonucu bağımsız bir vakıf olan TDV mâlî sektörden çekilmek zorunda kalmıştı diye hatırlıyorum.

Şimdi ise Yunan Ortodoks Kilisesi ülkemizin bir bankasını satın alıyor, muhtemelen bir papaz banka yönetim kurulunda söz sahibi hale geliyor ve bu bilgiyi ancak İngilizce çıkan bir gazetede okuyabiliyoruz. Medyada ise, yalnızca, NBG genel müdürü Takis Arapoglu`nun ağzından aktarılan, “Dedem Mardinliydi, eşimin ailesi İzmirli” muhabbeti… Lâiklik konusunda hassas bilinen tek bir kalem itiraz etmiyor satışa…

Herkes mutlu, mesut, bahtiyar…

Yoksa lâiklik çoktan elden gitti de benim haberim mi olmadı?

Taha KIVANÇ


EK BİLGİ

Türkiye’ye Yunan “Sızması”

Ufuk SÖYLEMEZ/internethaber.com

Finansbank’ın %46 oranındaki hisselerinin Hüsnü Özyeğin tarafından Yunanistan’ın Ethniki (Ulusal) NGB – Bankasına (National Bank of Greece) ‘e rekor bir fiyatla satılması ekonomik gündeme bomba gibi düştü.

Finansbank’ın önemli bir bölümü de halka açık, yani hisseleri borsada işlem görüyor.

Yunanistan basını bunu bir ekonomik zafer olarak görüyor ve Yunan gazeteleri bu alım – satımı “Türk bankacılık pazarına ulusal sızma” başlığı ile duyurmuşlar.

Milli ve karlı bir bankanın yabancı sermayeye satışı, ekonomik rasyonalite, kar, yabancı sermaye girişi vb. gibi açılardan şüphesiz ki birçok müsbet yönleri ihtiva etmekle birlikte, Yunan gazetelerinin Türkiye’ye ulusal sızma başlıkları içimizi burkuyor.

Kıbrıs – Ege kıta sahanlığı gibi birçok konuda çok ciddi, derin ve tarihi uzlaşmazlığımız bulunan Yunanistan’ın, Türk ekonomisinde zaten sayıları iyice azalmış olan Bankalardan birinin kontrolünü almasının olası bir takım stratejik sonuçları ve etkileri de hemen akla geliyor. Dünyada artık savaşarak, kanla, milli mücadele ile kazanılanların, masa başında faizle, borçla geri alınmak istenildiği bir süreç yaşanıyor.

BDDK herhalde Türk – Yunan tarihi uzlaşmazlıklarında bu Yunan mali sermayesinin sorun yaratıp – yaratmayacağını, Kıbrıs’la ilgili finansman ve bankacılık işlemlerinde nasıl bir tavır alacağını hesaplamıştır.

Kim bilir belki de en ufak bir krizde kredileri kesip, yıllarca çalıştıkları firmaları çaresizliğe terk eden bazı Türk bankaları gibi “yağmurda şemsiyelerini kapatmazlar” (inşallah).

Ne diyelim işin olumlu tarafına bakıp, moralleri bozmayalım!
  
4725 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın