Batı Trakya Türk Toplumunda Kadının Statüsüne Bir Bakış Batı Trakya Türk Toplumunda Kadının Statüsüne Bir Bakış 08.03.2014 Tarihe baktığımızda Balkanlarda, Batı Trakya’da Türk kadını 1360’tan beri var olmaktadır. 1360’tan 1913’e kadar Türk kadını ve eğitimi diye bir kavram oluşmamıştır ki bu durum 12. ve 13. yy İtalya, Fransa ve İngiltere’sinde de aynı olup, üniversiteler kadınlara kapalıydı. Yine Batı Trakya’da 1913 - 1950 arası dönemde karışık bir ortam hakimdi. Sırasıyla Bulgar idaresi, I. Dünya Savaşı, Yunan idaresi, göç dalgası, 1923 Lozan Anlaşması, II. Dünya Savaşı, II. Bulgar idaresi, Andartlık dönemi, serbest göçmenlik... Lozan Barış Antlaşması’nın imzalandığı 1923 yılı, Yunanistan’ın kuzey doğusunda Meriç ve Karasu nehirleri arasında yer alan Batı Trakya coğrafyasında, Türklerin, azınlık olarak var oluşunun başlangıç tarihidir. Savaştan yeni çıkmış ve ulus devlet kimliğini henüz kazanmış bir Yunanistan’da, hemen hemen hepsi kırsal kesimde yaşayan Türk Azınlık mensuplarının o dönem sosyo-ekonomik durumlarının pek de iyi olduğu söylenemez. Batı Trakya Türk kadınlarının bu dönemdeki rolü de anne olmak ve tarım sahasında aile ekonomisine katkı sağlamakla sınırlıdır. Yukarıda da sıraladığım gibi ülkenin içinden geçtiği dönemlerin, tüm Yunanistan’a olduğu gibi Türk Azınlığa da olumsuz yansımaları olmuştur. Bu yıllar, ilkokuldan sonra kızlar kadar erkeklerin de eğitime devam etmeleri zor olmuştur. Batı Trakya Türk toplumunun gelişimi, kadının eğitimi, aile içindeki ve toplumdaki rollerinin gelişimi ile doğru orantılıdır. 1950’li yıllara kadar, eğitim düzeyi ilkokul ile sınırlı hatta bazısı ilkokulu bile tamamlamamış, tarla işini okula tercih eden yada etmek zorunda kalan bir kadın nesli var olmuştur. 1952 yılında Gümülcine’de açılan Celal Bayar Azınlık Ortaokul ve Lisesi Batı Trakya’da kız çocuklarının ilkokuldan sonra da okumasına imkan yaratmıştır. 1952’de 50 kayıt ile başlayan Celal Bayar Lisesi 1958-1959 eğitim öğretim yılında 27 öğrenci ile ilk mezunlarını vermiştir. Bunlardan 3 tanesi kızdır. Daha sonra, 69 kayıt ile eğitime başlayan İskeçe Muzaffer Salihoğlu Azınlık Ortaokul ve Lisesi, 6 yıl sonunda 11 öğrenci mezun vermiştir. Bunlardan 3’ü kızdır. 1949’da Gümülcine’de açılan Medres-i Hayriye’ye ise 1998 yılında çıkarılan bir yasa ile kız öğrenci alımı başlamış ve okulun yanına kızlar için bir de yatakhane yapılmıştır. Bu okullar, Batı Trakya Türk kadınının profilinin değişmesine ve gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Her iki Türk Azınlık okulundan mezun olan kız öğrencilerin bir kısmı Türkiye’deki öğretmen okullarına, bir kısmı da çeşitli üniversitelere devam etmiştir. Kız olsun erkek olsun tüm öğrencilerin, Yunanistan sistemine dahil olup, ülke içindeki üniversitelerde eğitim almaya yönelmeleri ise, 1995-1996 eğitim-öğretim döneminden itibaren Yunanistan’ın, üniversite sınavlarında Batı Trakyalı Türk öğrencilere binde 5’lik kontenjan hakkını uygulamaya başlamasıyla olmuştur. Mezun olduklarında Batı Trakya’ya dönen genç hanımlar, Batı Trakya’da o dönem kadın algısını değiştirerek, kadının sosyal hayattaki ve toplumdaki yerini yükseltmiştir. Bu ilk öncü genç bayanlar Batı Trakya’da beraberlerinde ilk örgütlenme çalışmalarını da başlatmışlardır. Batı Trakya’nın coğrafi konumu, tarihi, siyasi yapısı ve çok kültürlü toplum dinamiği nedeniyle karşılaştığı sorunlar, engeller, yaşadığı kendini ifade etme sıkıntısı, o coğrafyada yaşayan Türk Azınlığın bir ferdi olan kadını da etkilemiş ve yaşam alanını sınırlandırmıştır. Bir de buna Azınlık olma kimliği eklenince, Batı Trakya Türk Kadınının kendi potansiyelinin farkına varabilmesi ancak 20. asrın sonlarına denk gelmiştir. Batı Trakya’da kadın çalışmaları dünyadaki kadın çalışmalarını oldukça geriden takip etmektedir. Dünyada 1970’li yılların sonunda yeni bir disiplin olan kadın çalışmaları, Batı Trakya’ya mevcut siyasi koşulların da etkisiyle 1990’lı yılların ortasında yansımaya başlamıştır. Özellikle 1991’den sonra Yunan devlet politikasında Batı Trakya Türk Azınlığı’na yönelik değişiklikler kadınlar arasında yaşanan değişime, gelişime de yansımıştır. Üniversite eğitimi almış kadınların yanı sıra diğer alanlarda da Türk kadınının gittikçe daha aktif olmaya başlamıştır. Bilimsel manada olmayan bu amatör çalışmalar, çeşitli sivil toplum kuruluşlarında kadın kollarının kuruluşuyla ortaya çıkmıştır. Özünde Batı Trakya’daki toplumsal değişim sürecine ve bu süreçte kadın hayatına katkıda bulunmak gibi hedefler belirleyen kadın kolları, bu hedeflerine ulaşmak için çeşitli kültürel, eğitimsel çalışmalarla, çağın çok gerisinde görünen Batı Trakya Türk kadınına hizmet vermeye çalışmaktadır. Yine Müftülükler bünyesinde oluşturulan bayan irşad ekibi üyelerinin ve diğer pekçok kadın derneklerinin yaptığı çalışmalarla Batı Trakya Türk kadını sosyal hayatın pek çok alanına girme fırsatını elde etmiştir. Bugün pek çok sivil toplum kuruluşunun kadın kollarının yanı sıra, kadın dernekleri de Batı Trakya’da kadınların toplum hayatında pek çok roller üstlenmesine zemin hazırlamıştır. Unutulmaması gerekir ki Türk Azınlık Kadını Batı Trakya’da, kadın haklarının ötesinde bir kimlik mücadelesi de vermeye devam etmektedir. Dilek Adalı OSMAN |
2043 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |