• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/p/Yunt%C3%BCrk-Yunanistan-T%C3%BCrkleri-K%C3%BClt%C3%BCr-ve-Dayan%C4%B1%C5%9Fma-Derne%C4%9Fi-100081744846002/?_rdr
  • https://twitter.com/yun_turk
YUNTÜRK LOGO

Batı Trakya ile ilgili YÖK Tez ve Makaleler
TBMM'de Batı Trakya Oturumu
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.676434.8154
Euro36.691736.8388
Yunturk Twitter
Ziyaret İstatistiği
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam11
Toplam Ziyaret5401356
                        
YUNANİSTAN TÜRKLERİ KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ 
Hasan ÖZKAN
hasanozkan84@gmail.com
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi – 2
11/05/2015
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi - 2
 

2-Giriş

 

Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'nin kuruluş safhasına gelmeden önce, bu devleti kimlerin hangi amaçlar ile ne tür zorluklarda kurduğuna değinmek gerekir. Bunun için ise biraz daha geriye gidip mücadeleyi başladığı yerden ele almak lazımdır.

Osmanlı Hükümeti 1911 yıllarında Avrupa'da genellikle görüldüğü gibi politik ve askeri istihbarat ve casusluk faaliyetleri için tek bir teşkilat oluşturmamıştı. Yönetimde etkileri göz ardı edilemez olan Talat, Enver ve Cemal Paşaların kendilerine kişisel olarak bağlı istihbarat örgütleri vardı. Enver Paşa'ya bağlı "Force Spéciale" olan Teşkilat-ı Mahsusa, hem II. Abdülhamit'in hafiye sisteminin devamını hem de Osmanlılar için yeni bir şeyi temsil ediyordu: Bu; bilgi toplayıp buna göre hareket edecek Batılı anlamda politik ve askeri istihbarat örgütü fikrini Osmanlı Devletinde yerleştirmek için bir ittihatçı liderin bilinçli olmayan girişimiydi.

Ayrıca bu örgüt, askeri ve yarı-askeri harekatlarda çeteleri yetiştirmek ve yönlendirmek gibi askeri bir rol de üstlendi.

Teşkilat-ı Mahsusa üyesi ve daha sonra mebus olan Fuat Balkan'ın 10 Temmuz 1953 günü Karamürsel'de Tevfik Bıyıklıoğlu'na anlattığı hatıralarından yola çıkarak şunu söyleyebiliriz ki 5 Ağustos 1914'te Harbiye Nazırı Enver Paşanın yayınladığı gizli bir emir ile daha önceden var olan örgüt, Teşkilat-ı Mahsusa adıyla resmi kimliğini kazandı. Teşkilat-ı Mahsusa resmi kimliğini kazanmadan önce bu örgüt Mustafa Kemal'in de içlerinde bulunduğu Fedai Zabıtan Grubu adı ile anılıyordu.

27 Eylül 1911 yılında İtalya, Osmanlı Devletine bir ultimatom verdi. Bu ultimatomda Trablusgarp'ın işgaline razı olmasını istiyordu. İki gün içinde cevap verilmesini isteyen İtalya işgal kuvvetlerini çoktan yola çıkarmıştı. 28 Eylül 1911'de Sadrazam İbrahim Hakkı Paşa kabinesi ultimatomu reddetti. Ertesi gün İtalya'nın Osmanlı Devletine savaş ilan etmesi, bu kabinenin istifasını getirdi. Yerine Sait Paşa kabinesi geldiğinde durum kritik bir hal almıştı. Lakin, işgalin yaratacağı uluslar arası gelişmeler sonucunda bu sorunun bir şekilde çözüleceğini umdular ve İtalya'ya herhangi bir taviz vermeye yanaşmadılar.

30 Eylül'de İtalyan donanması Derne'yi bombaladı; ertesi gün de Trablus sahilinde abluka ilan edildi. Zayıf Osmanlı direnişi karşısında bu ablukayı Tobruk, Trablusgarp, Derne, Humus ve Bingazi'nin işgalleri izledi. Kuzey Afrika'ya takviye kuvvetler gönderemeyen Osmanlı Devleti maalesef İtalyan emperyalizmini şiddetle protesto etmekten öteye gidemiyordu.

İşgal sırasında Selanik'te İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin yıllık kongresi yapılıyordu. Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'nde büyük rol alan kişilerden biri olan Eşref Kuşçubaşı'ya göre Enver Bey ve öteki ittihatçi subaylar şu karara vardılar: Kuzey Afrika için tek umut, yerel yardımcı kuvvetlerin desteği ile direnişi örgütleyebilecek bir grup tecrübeli subayın bir araya gelip oraya gitmesiydi.

Enver Bey, Fedai Zabıtan Grubundan gönüllü subayları topladı. Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olan Süvari Subayı Hüsameddin Ertürk'ün hatıralarına dayanarak bölgeye Mısır ve Tunus üzerinden iki ayrı yol ile gidilecekti. Enver Bey ve Mustafa Kemal (Atatürk) Bey'in önderliğindeki ilk grup Mısır üzerinden gidecekti. Eşref Kuşçubaşı Arapça bildiği için bu grubu Mısır'dan geçirmek için sorumluydu. Tunus üzerinden geçecek olan ikinci grup subaya ise Paris eski askeri ataşesi olan Ali Fethi (Okyar) Bey komuta ediyordu.

Fedai Zabıtan Grubunda bulunan bu subayların isimlerini öğrenmek ve bu mücadelede beraber hareket ettiklerini bilmek, ileride Batı Trakya Türk Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında rol üstlendiklerini gördüğümüzde gerçekçi yorumlar yapabilmemiz için çok ehemmiyetlidir.

Bu iki subay grubu bölgeye ulaştıklarında direnişin başlamış olduğunu gördüler. Başlayan ilk direniş harekatlarından Osmanlı parlamentosundaki üç mebus sorumluydu. Bunlardan birisi de Trablus'tan Ferhad Bey'di. Ferhad Bey L'illustration muhabiri olan Georges Rémond ile görüşmesinde şöyle demiştir: "Çıplak ayaklı, paçavralar içindeki yurtseverleriz biz, tıpkı sizin ihtilaliniz devrindeki askerler gibi.. Türk hükümeti bizi terk ederse, ülkemiz üzerindeki haklarından vazgeçtiğini ilan edeceğiz. Tranlusgarp Cumhuriyeti'ni kuracağız. Kendi kuvvetlerimizle Cumhuriyetimizi nasıl savunacağımızı göreceksiniz."

Osmanlı Devletinin siyasi irade ve askeri idare eksikliği gösterdiği topraklarda Fedai Zabıtan grubu gibi subayların ve sivil yurtseverlerin düşman işgaline karşı direniş gösterecekleri, gerektiğinde ise Bağımsız Cumhuriyet kurmaktan çekinmeyecekleri Ferhad Bey'in bu açıklaması ile gayet net bir şekilde anlaşılıyor ve tarihe geçiyordu.

Daha o zamanlardan halkın kendi kendisini yönetim şekli olan Cumhuriyetin dillendiği belliydi. Bu fikri Osmanlı yurtseverleri arasında kimin ortaya çıkardığı bilinmiyordu fakat kimlerin benimsemiş olduğu, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti ve Mustafa Kemal Atatürk'ün yüksek şahsiyeti önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu sırasında görülüyordu.

Fedai Zabıtan Grubu Trablusgarp'da çalışmaları sonucunda hazırlamış oldukları eylem planını uygulamaya fırsat bulamadan, İstanbul'dan şu mesaj gelmiştir: "Düşman ordumuzu mahvetti ve Çatalca'daki son müdafaa hattımıza kadar ilerledi!"

Enver Bey bu haberi aldıktan sonra arkadaşlarıyla görüştü ve talimat almak üzere İstanbul'a döndü. Kısa bir süre sonra, onlara Makedonya'da ve Batı Trakya'da çarpışmak üzere hemen yanına gelmeleri gerektiğini bildirdi.

Gönüllü subaylar, Kuzey Afrika'dan ayrılmadan önce savunma kuvvetlerini başkalarının komutasında seyyar çeteler halinde hızla yeniden örgütlediler ve bölgeden ayrılarak İstanbul'a döndüler.

Böylelikle Batı Trakya davası için mücadele başlıyordu...

 

 



2045 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi - 5 - 21/01/2016
5- Batı Trakya Kurtarılıyor
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi – 4 - 25/05/2015
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi – 4
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi – 3 - 19/05/2015
3- Balkan Harbi’ne Doğru Rumeli’de Durum
1913 Batı Trakya Türk Cumhuriyeti Yazı Dizisi - 04/05/2015
Önsöz